13 Şubat 2015 Cuma

SÜREKLERİN ÇEŞİTLİLİĞİ VE YOLUN BİRLİĞİ

Süreklerin Çeşitliliği ve Yolun Birliği - Metin ÖZDEMİR

   Birlik Alevi toplumunun her dönemde ihtiyaç duyduğu, ulaşmak için çaba gösterdiği fakat hep engellemelerle karşılaştığı bir olgudur. Tarih boyunca Alevi toplumu, hep karşısında olduğu siyasi iktidarların gücüyle birleşen, toplum baskısıyla parçalanmaya çalışılmıştır. Alevilerin birliği bu koşullarında etkisiyle hep engellenmiştir. Günümüzde de bu böyle devam etmekte...

   Alevi-Bektaşi-Kızılbaş inancında yaygın olarak kullanılan "Yol bir, sürek binbir..." sözü Aleviliğin birliğini ifade etmek için kullanılan bir deyimdir. Alevi öğretisindeki çeşitlilik, bu yolun zenginliğini gösterir. Alevilik yolunun içerisinde ise çokça sürek bulunduğunu biliyoruz. Bu süreklerin varlığı yolu bölmez. Doğru noktalarda ve aynı hedefler için birleşildiğinde inancı ve yolu dahada güçlendirir. Alevilikte inanç temelinde aynı olan kurallar sosyal ve coğrafi koşullara göre değişiklik gösterdiği için dışarıdan farklıymış gibi algılanabilir. Ama Aleviliğin temel taşları arasında "Hak Muhammet Ali yolu" birdir.

   Yol içerisindeki süreklerin çeşitliliği ocak temeline dayanır. Ocaklardaki Pir-mürşit-dede-talip ilişkisi farklı sürekler ve oymaklar meydana getirmiştir. Her ocak kendi dede-talip topluluğu içerisinde geçmişten süzülerek gelenekselleşen ve bugünlere ulaştırılan ritüelleri uygulamıştır. Yörelere göre değişklik gösterebilen bu kurallar süreklerin çeşitli olmasının önünü açmıştır. Sürek farklılıkları yolda ayrılığı değil, bütünlük içerisinde küçük farklılıkları içinde barındırır. Her ocak yada sürek kendi yapısı içinde bugünlere ulaşmıştır.

   Alevi adı altında birleşen Kızılbaş, Bektaşi, Tahtacı, Çepni, Türkmen gibi adlarla anılan toplumumuz aynı yol etrafında farklı kimliklerle anılmaktadır. "Farklılığımız zenginliğimizdir" söylemiyle Alevi toplumu, Anadolu coğrafyasında hep bir zenginlik, bir kültür, bir yaşam biçimi olarak sunulmaya çalışılmıştır. Aleviliğin tek başına bir inanç olduğu, böylelikle göz ardı edilerek yok sayılmıştır.

   Alevilerin içerisinde farklı uygulamalar olsa da, temel olarak birbirlerine uzak görüşte değillerdir. Balkanlardaki Bektaşiler'den, Anadolu'daki Kızılbaş topluluklarına ve Mezopotamya'ya kadar uzanan coğrafyada Yaresanlar ve Ehli Haklar gibi batıni inançları da içinde barındıran Alevilik özde ve gönülde Alevilere hep aynı duyguları hissettirmiş, aynı dili konuşturmuştur. Bizler bu yüzden "binbir" süreğimizi zenginlik olarak görmeliyiz. Alevi toplumunun içerisindeki farklılık gösteren uygulamaları öncelikle bütün Alevilerin sahiplenmesi gerekir. Cemdeki uygulanan oniki hizmetten, dar ve Hakka yürüme erkânına kadar nerede uygulanırsa uygulansın bütün ritüeller tüm Aleviler'den izler taşır ve Alevilik'te izler bırakır.

   Örneğin musahipliği ele aldığımızda; koşullar ne olursa olsun musahipli olan canları eleştirmek yada musahibi olmayan talipleri musahip tutmamakla eleştirmek doğru bir yaklaşım olamaz. Çünkü bu Aleviliğin sevgi ve hoşgörüye dayanan felsefesine sığan bir davranış değildir. Oniki hizmette yapılan görevleri birbiriyle kıyaslamak ve eleştirmek ise sadece toplumumuza zarar verir. Bu tür yaklaşımlardan kimseye fayda gelmez.

   Son dönemlerde Aleviliğin ve Alevilerin birliği konu edildiğinde aklımıza gelen, Hünkâr Hacı Bektaş Veli Dergâhı Postnişini Veliyettin Hürrem Ulusoy'un önderliğinde başlatılan "Dergâh'ta Birlik" Aleviliğin birliği noktasında atılmış en önemli adımlardan birisidir. Geçtiğimiz günlerde asılsız bir şekilde Serçeşme'nin eleştirilmesi sadece Dergah'ta Birlik oluşumuna yapılan bir eleştiri değildir. Aleviliğin ve Alevilerin birliğine karşı yapılmış birer eleştiridir.

   Dergâh'ta Birlik çalışmasının amacı; Serçeşme etrafında toplanılabildiğini göstererek, Alevilerin bir olduğunu, aslında söylenildiği gibi olmadığını yansıtmaktır. Muhattap bulamıyoruz diyenlere biz burdayız diyebilmektir. Dergah'ta Birlik toplantılarına katılan tüm ocak ve dergâhlar yine kendi hizmetlerine aynı şekilde devam edecektir. Bu yola düşenlerin amacı; söndürülmeye çalışılan küllenmeye yön tutmuş bütün dergâhlarımızın ateşini yeniden alevlendirmektir. Alevilerin bir ve birlik olduğunu göstermek için çıkılan bu yolda karınca misali hizmet eden canlara ve buna vesile olan pirlerimize, mürşitlerimize, dedelerimize, analarımıza saygı duymak ve desteklemek gerekir. Herkesi ve herşeyi özgürce eleştirmek elbette hakkımızdır ama elimizi vicdanımıza koyarak, kimseye haksızlık etmeden.

   Alevilerin birliğini engellemek için Selçuklu'da ve Osmanlı'da oynanan oyunlar bugünde kurnazlıkla uygulanmaya çalışılıyor. İktidarlar kendi elleriyle Alevi kurumları açtırarak onları finanse ettiler ve ediyorlar. Bugünde yaptıkları sözde Alevi açılımları için kendi muhattaplarını kendileri oluşturmak istiyorlar. Devlet eliyle kurdurulan, üyesi bile olmayan bilinmedik dernekler, vakıflar ve hatta federasyonlar açtırarak kendi Alevi'sini ve Alevi kurumlarını oluşturmayı da başarıyorlar. Bu gücün karşısında ise bizlere düşen kendi örgütlülüğümüze ve ocaklarımıza, dergâhlarımıza sahip çıkmaktır. Bitmek tükenmek bilmeyen bütün kaynakları kullanarak, kendi Alevi'sini yaratmaya çalışanların karşısında yolun birliği ve devamlılığı için elimizden geleni yapmamız gerekir. Dışarıda mücadele edeceğimiz çok şey varken, içimizde kavga etmeyi artık bırakmalıyız.

   "Yolumuz bir, süreğimiz binbir" deyip dururken, birde bakarız ki yol bölük bölük olmuş. Bu sebeple, "Yol cümleden uludur..." Yolu yaşatmak adına elini taşın altına koyan kurumlara ve yol önderlerimize destek olmamız, yanlarında olmamız gerekir.

   "Gönül kalsın, yol kalmasın..." sözü yolu doğru sürebilmek içindir. Yolu doğru sürenlere ve yol için, yolun birliği için mücadele verenlere aşk olsun...


Süreklerin Çeşitliliği ve Yolun Birliği - Metin ÖZDEMİR

Metin ÖZDEMİR