25 Aralık 2012 Salı

GELİNCİK ANA

Gelincik Ana
   
   Erenler muhabbet eyler, Anadolu'nun dört bir yanında. Karış karış toprakların sahipleridir onlar. Yaşayan, inanan insanlardır. Kayıp Erenleridir... Horasan Pirleridir... Rum Erenleridir... Evliyalardır, pirler, mürşitlerdir. "Erkek, dişi sorulmaz muhabbetin dilinde" onların. Muhabbet ehlidir, canlarla muhabbetin bağıdır erenler.

   "Bacıyan-ı Rum" erenleri, Anadolu'nun (Rum Elinin) muhabbet ehli kadınlarıdır. Anadolu'da yüzyıllardır var olan, bu toprakları irşad eden erenler, bin bir dondan baş gösterdiler. Sevgiyi, barışı yaydılar yeryüzüne. Güvercin donunda süzülüp geldiler. Aslanları ve ceylanları bir kucakta tuttular bu gönül erenleri.

   Horasan erenlerinden bir "Bacıyan-ı Rum" gelincik donunda gelir mekan tutar, Afyonkarahisar'ın Sandıklı yöresini. Sandıklı'nın şimdi dağılmış, yok olmuş köylerinden olan Sarıcık denilen bir yerde kurmuş dergahını. Sarıcık Köyü, şimdi Selçik Köyü sınırları içerisinde Karadeli denilen bir mevkinin yakınlarında yer almaktadır.

   Gelincik Ana yatırı, Sarıcık'ta kurak bir tarlanın köşe başında, bir yol kenarında, üstünde bir alıç ağacının gölgesinde sessiz sedasız beklemektedir canların niyazını. Gelincik Ana, eski bir Alevi yerleşim yeri olan Sarıcık'ın, Babadağlar denilen erenlerin mekanıyla birlikte, önemli ziyaret yerlerindendir.

   Gelincik Ana, Sarıcık yöresinde yaşamış bir erendir. Alevi-Bektaşi inancında önemli bir yere sahip olan, ulu kadınlar denilen "Bacıyan-ı Rum" erenlerindendir. Yöre halkının  Gelincik Ana adıyla tanıdığı ve adlandırdığı kişi, Gelincik denilen bir hayvanın kılığında göründüğü hakkında söylenceler vardır. Efsaneden gerçeğe uzanan bu rivayetler halkın dilinde yüzyıllardır söylenmekte, hikayeleri anlatılmaktadır. Günümüze kadar anlatılarak gelmiş olan bu menkıbeler yöre insanının inancından, kültüründen, geleneklerinden izler taşımaktadır.

   Bir ağaç gölgesinde erenler meclisi kurulmuş, üç can hak muhabbeti etmektelermiş. Gelincik Ana burada muhabbet edildiğini sezince birden ağacın üzerinde belirmiş, muhabbetleri dinlemeye koyulmuş. Gelincik Ana, nerede, ne zaman canların toplanıp muhabbet ettiğini hissetse hemen orada belirir, muhabbete katılırmış, orada canların dost meclislerinde bulunurmuş. Kimi anlatanlara göre de Gelincik Ana'nın acı dolu, dertli bir gelin olduğu söylenir. Nerede iç yakan, üzüntülü bir olay olsa allı gelin suretine bürünen Gelincik Ana'nın ah'ı dertlilerin acı ve figan dolu seslerine karışırmış.

   O allı duvaklı dertli gelinde, bir ağacın dalından muhabbetleri dinleyen gelincikte sır içinde sırdır. O sırra erebilenler bu yurtlardan çoktan göçtüler. Yalnız onların bu sırrını bilen, inançlarını yaşatan insanlar varlıklarını sürdürüyorlar. İnançlarını, kültürlerini yaşatmaya devam ediyorlar. Bu inanca sahip çıkan tek bir kişi kalana kadarda yaşatmaya devam edecekler.

   Gelincik Ana'nın sesine kulak verenlerin yüreği hak sevgisiyle dolar. Kırklar meydanındaki muhabbetleri, yüzyıllardır bu topraklarda yapılan cemlerde okunan gülbenkleri, gönülden okunan nefesleri, duvazları, aşkla dönülen semahları gönül gözüyle duyarlar ve görürler. Bu sesi duyarak, bu gerçeği görenlerin, Gelincik donuna bürünen Gelincik Ana'nın yaydığı aydınlığın yürekleri aydınlatmasıdır bizim dileğimiz.


Gelincik Ana

Metin ÖZDEMİR







1 yorum:

  1. Bu yazımız Serçeşme Dergisi'nin Ağustos 2014 tarihli, 12. sayısında yayınlanmıştır.

    YanıtlaSil