9 Ağustos’ta Hâkka
yürüyen Gazeteci, Yazar, Ressam Fikret OTYAM için, 10 Ağustos 2015 günü Saat
17:00’ de Hacı Bektaş Veli Anadolu Kültür Vakfı Antalya Şubesi Cemevi’nde
Hâkk’a yürüme erkânı gerçekleştirildi.
Hâkk’a yürüme erkânına
başlamadan önce, Mehmet TURAN Dede canlara şöyle seslendi. “Fikret OTYAM’ın
güzel canları, o koca adamın yiğit insanları, bugün o güzel insanı aramızdan
bedenen uğurlayacağız. Ama can varlığı hep beraber bizle olacak… Bu programı
ona göre bir düzenlemeyle sizlerle buluşturuyoruz. Kendi arzusu ve isteği
üzerine Fikret Baba’yı uğurlama törenimiz Alevi düsturuna göre yerine
getirilecektir. Biliyorsunuz Fikret Baba Alevisi, Sünnisi bütün insanlığa kucak
açan, bütün dünyaya mâl olmuş, çok değerli bir kimlik. Ve Fikret Baba’nın bu
isteğini yerine getirirken bizler, nasıl Sünni canlarımızın, başka inançtaki
canlarımızın, bir can Hakkâ yürüdüğünde hizmetlerinde, varıp onların
hizmetlerine katılıyorsak, onlara aynı saygıyı duyuyorsak, sizlerinde bugün
burada yapacağımız hizmete aynı sevgi ve saygıyla katılacağınızdan eminiz.
Bizler canımızı değerli dostların deyişleri, nefesleri, semahlarıyla
uğurlayacağız. Hepinizin gül yüzüne aşk olsun.”
Mehmet TURAN Dede’den
sonra sözü alan, Devrim KARASOY canlara şöyle seslendi. "Mustafa Kemal
Cumhuriyetinin aydınlık kalemi, erenler kelamı, Anadolu’nun sevda yüklü ustası.
Zor günlerin teslim alamadığı bilincin sahibi, üretkenliğin bilgesi, canlar
canımız, pirimiz Fikret OTYAM merhaba… Seni uğurlamak için değil bir araya
gelişimiz, bize bıraktığın güzelliklerle selamlayacağız seni. Aşkı
niyazlarımızla kucaklaşacağız seninle. Toroslar’dan, Beydağları’ndan,
Ankara’dan esen rüzgarları getirdik sana. Harran Ovası’nın mor benkli keçileri,
mühür gözlüleri ve aslanlarla ceylanları durur saflarımızda.
Borçludur Van’da çıplak
ayak, kar üstünde yürüyen kız çocuğuna borcu vardır. Posof’ta portakal portakal
diye ölen küçük Feride’ye. Ve birde Kilis’te mayından paramparça olan
Mustafa’ya, Urfa’nın ceylan gözlü kadınlarına, kökleri Harran Ovası’ndan,
Kayseri’nin Karaözü’ne, oradan Van’a, Adıyaman’a uzanır.
Tepeden tırnağa
aydınlıkçıdır. Yaşam enerjisiyle, dik duruşuyla aydınlığın esin kaynağı,
çınarıdır. Doksan yıllık hayatına yüze yakın sergi, binlerce fotoğraf, onlarca
kitap sığdıran üretim ustasıdır. Teslimiyet yoktur, umut vardır kaleminde,
fırçasında, çektiği her karede, yazdığı her satırda, fırçasının ucundaki
yeşilinde kırmızısında vicdan vardır. Ahmed Arif’in deyimiyle; objektifi
yüreğine takandır. Gazeteciliği tercih ederken de vicdanının sesini dinler.
Halkın yemeksizlikten kırıldığı, ilaç fabrikalarının bombalandığı, uyuzun bitin
kol gezdiği, İkinci Dünya Savaşı yıllarında tercihini yapmıştır. “İnsanlara
ayna tutacak bir mesleğim olsun istedim.” Yıllar boyu yılmadan, usanmadan
Anadolu’yu yansıtır.
Ve turna misali can
yoldaşı Filiz OTYAM’la omuz omuza sürer gider mücadelesi. Anadolu’nun güzel
insanlarıyla verdiği uğraşı; “daha namuslu bir düzen ve yaşam savaşı” diye
anlatır. Onun için bu doğrusuna inat der. Bu savaş, göçebe Beritan aşiretinin
toprağa kavuşması içindir. Bir harf öğrenmek için yaşamına son veren
Malatya’nın Körsüleyman Köyü çocukları içindir. Zulme uğrayan Alevi canlar
içindir. Yüreği bir buçuk kilometrecik asfalt yol yol diye doğuma yetişemeyen
kadınlar için atar. Kızamıktan kırılan bebekler için... Ağanın zulmünden
inleyen köylüler içindir. Yılmadan, usanmadan kalemiyle savaşır. O bir aydınlık
savaşçısıdır. Ve erenler kelâmıdır Otyam Baba, turap ehlidir.
Sizinle paylaşacağımız
gülbeng yine onun kelâmıdır. Ağulardan süzülmüştür. Çok geçirmiş, çok görmüş
ustamızın kelâmıdır bu gülbeng.
Bismişah… Allah Allah…
Ey canlar, günleriniz hayır ola. Hayırlar feth ola. Şerler def ola. Meydanımız
abad, gönüllerimiz meshur ola. Çoktan çok, azdan az namuslu bir vergi düzeni
ile, hakça paylaşımla, emeğe saygıyla, fakir fukarada mamur ola. Yardımcımız,
bekçimiz ve gözcümüz örümcek kafalılar değil, Şahı Merdan Ali ve aydınlık
kafalı halk ola. Mustafa Kemal ATATÜRK’ün devrimleri yol ve ışık tutucumuz ola.
Gök Tanrı ulus, ırk, dil, din, mezhep, cinsiyet ve renk farkı gözetmeksizin tüm
insanları muhabbetten, didardan, katardan, cemalden, dirlikten hele hele
barıştan, insan sevgisinden ayırmaya. İnsanlar yine insan eliyle
sevdiklerinden, yurtlarından koparılmaya. Cümle ehli muhibbanın, darda
kalmışların Hızır darına erişe. Hak erenler cümlemizi ve cümleyi cehennem
azabından yani Allah alıp Allah satan, cennet alıp cennet satan, Sünnidir,
Alevidir diye ayrım koyan, bu canım ülkeyi bize bahşeden Mustafa Kemal ve yol
arkadaşlarına söven, halkın ödediği vergilerle, hısım akraba, çoluk çocuk hak
yiyip hacca giden, havalimanında ihramlarını giyerken donlarını orada unutan,
zengini daha zengin, fakiri daha fakir eden, hâla Emevilik güden insanı insan
kılan laikliğe karşı çıkan, aydınlığı karanlığa yeğleyen, halkın, devletin
malını, mülkünü, parasını ve canını doymadan usanmadan alan, alan, hırsız,
yüzsüz iktidar sahipleri şeytanların şerrinden, kanın, hukukun üstünlüğü,
adalet, laik demokratik cumhuriyet düşmanlarının şerrinden, bu kötülerin emellerinden
yoksun kıla. Bu gibi yolsuzluklara, uğursuzluklara, haksızlıklara dili ve
kalemiyle karşı çıkan ve bu uğurda canlarındna olan, mahpus damlarında
çürütülen dil ve kalem erbabına halas, dam dışında savaşanların kalemlerine,
dillerine kuvvet ihsan eyleye. Piri Sani balım Sulta, Seyit Ali Sultan,
Kaygusuz Abdal Sultan, Abdal Musa Sultan, Laik Cumhuriyetimizin kurucusu
Mustafa Kemal ATATÜRK ve gönül yoldaşları sultanlar. Halk için telli
kuranlarıyla, kalemleriyle aydınlığı, aydınlatmayı, doğruluğu, eşitliği,
hukukun üstünlüğünü, emeğin kutsallığını ve insan sevgisini işleyen Pir Sultan
Abdal, Şeyh Bedrettin, Hallacı Mansur, Nesimi, Serdari, Seyrani, Ruhsati,
Dadaloğlu, Köroğlu, Dedemoğlu, Daimi, Müdami diyelim Nazım Hikmet, Uğur MUMCU,
Muammer AKSOY, Abdi İPEKÇİ, Cahit TÜTENGİL, Turan DURSUN, Çetin EMEÇ, Metin
GÖKTEPE, Ahmet Taner KIŞLALI, Bahriye ÜÇOK namlı canlar, bir Veysel, bir
Feyzullah ÇINAR ve bu uğurda ölen nice halk ozanı, yazanı can sultanların ruhu
alâları, şadı hürrem ve bizden razı ola.
Ey canlar, telli
kuranın birliğine eyvallah. Yerde ve gök kubbede allı turna, telli turna misali
birken binler olup semah dönenlere eyvallah. Ey canlar, birlik ceminde niyaza
duralım. Yurtta ve dünyada barışa eyvallah. İnsana ve emeğin kutsallığına saygı
yüreğimizde daim ola. Eyvallah. Niyazımızda çoğalalım, sayısız can olalım.
Eyvallah. Bir olalım, iri olalım. Eyvallah. Gök Tanrı, tüm insanları
muhabbetten, cemalden, didardan, katardan, birlikten, barıştan, insan
sevgisinden ayırmaya. Eyvallah. Dil bizden, nefes hazreti pirden, kabulü Gök
Tanrı’dan ola. İnayet, seyidi kainat, sırrı Şah-ı Velayet, keremi evliya,
gerçek erenler demine devranına eyvallah hü… Aşk olsun."
Gülbengin okunmasının
ardından, Fikret OTYAM’la kucaklaşma, selamlaşma Hacı Bektaş Veli Anadolu Kültür
Vakfı Genel Başkanı Ercan GEÇMEZ’in konuşmasıyla devam etti. Ercan GEÇMEZ
konuşmasında; “Bu mekan içinde yaşadığımız yüzyıla öncülük etmiş kâmil
insanlardan birini daha uğurluyoruz. Fikret OTYAM, çok sevdiği Hünkârına
gidiyor. Biz Fikret Baba’yı kabesi insanım diyenlerde gördük. Bu ülkenin
değişik coğrafyalarındaki tüm çiçeklerini, hiçbirinin diğerini kıskanmayacağı,
ötekileştirmeyeceği bir bahçede barış içinde yaşamasını öğretmek isterdi.
Fikret OTYAM’la birlikte bu cemevinin
temelini atmıştık. Ve vasiyetiydi on iki yıl düşünüp, on günde yaptığı
bu resmin önünden uğurlanması. Devri asan olsun. Pir Sultan Abdal’ın turnaları,
seni Hünkâr’ın güvercinlerine kavuşturmak için bekliyor. Aşk olsun. Aşk olsun
sana kâmil insan. Gerçeğe hü…"
Fikret Baba’nın avazlarını
büyük coşkuyla ve gönül doygunluğuyla dinlediği Zeynep KARABABA şöyle konuştu. "Sevgili canlar, Fikret OTYAM hepimizin babasıydı. Benimde manevi babamdı. Dayım
Feyzullah ÇINAR’la olan yakınlığından bana da elini verdi. Hani şair der ya;
babam öldü gözüm kör oldu. Fikret Baba öldü, benimde kolum kırıldı. Fikret
OTYAM demek; merhamet ve sevgi demektir. Onu saygıyla selamlıyorum. Aşkı
niyazlarımı sunuyorum. Sevgili eşini saygı ve sevgiyle selamlıyorum. Sizlere
hürmetlerimi sunuyorum. Aşk olsun Fikret Baba. Dedi. “Bunu çok severdi. Şu anda
bizi dinliyor biliyorum.” Diyerek Fikret OTYAM’ın derlediği bir barak havasını
seslendirdi. İlyas ŞİMŞEK’in bağlamasıyla eşlik ettiği, Zeynep KARABABA; “Yüce
dağ başında pınar olsam” ve “Zülfü kaküllerin amber misali” türkülerini
seslendirdi.
Katre idim ummanlara
karıştım. Kaç bulandım, kaç duruldum kim bilir.
Devir edip alemleri dolaştım. Bir sana da kaç sarıldım kim bilir.
Devir edip alemleri dolaştım. Bir sana da kaç sarıldım kim bilir.
Bulut olup ağdığımı
bilirim. Boran olup yağdığımı bilirim.
Altı andan doğduğumu bilirim. Kaç ebeden kaç dürüldüm kim bilir.
Altı andan doğduğumu bilirim. Kaç ebeden kaç dürüldüm kim bilir.
Sümer EZGÜ’de katıldığı
törende şöyle konuştu. "İstanbul’da bir otelde yine alevi dernekleri Fikret Baba
için bir gece düzenlemişti. “Hayatta iki şey önemlidir. Biri sevgi, birisi
vefa. Ben günümüzde vefanın bittiğini düşünmüştüm. Ama bu gece bana geri
geldi.” Dedi. Fikret Baba’ya ne mutlu ki böyle vefalı dostları var. Fikret
Baba’nın meslekleri vardı. Ama o sanatçıydı. Köküne kadar sanatçıydı. Filiz
Abla başta olmak üzere, bütün sevenlerine başsağlığı diliyorum. Zaman zaman toplandığımızda,
onun çok sevdiği bir barak havası vardı. Nur içinde yatsın. Işıklar içinde
uyusun." Diyerek “Aman evlerinin önü baca deliği” türküsünü seslendirdi.
Antalya Abdal Musa
Kültür ve Tanıtma Derneği’nin zakirleri eşliğinde, canlar Fikret OTYAM’ın
etrafında semaha durdular. Ardından Mehmet TURAN Dede, “Bütün evren semah
döner” deyişinden sonra; "Işıklar içinde olsun. Dönülen semahlar onun gül
cemalli turnalarının semahı olsun. Semah eden kollar, dar çeken dizler, gerçek
söyleyen diller kötülük görmesin. Gerçeğe hü. Mümine Ya Ali… Aşk olsun" diyerek
semah gülbengini verdi.
Azmirah eyledik gurbet
elleri, Dostlar sefa ile gönderin bizi.
Ne kadar kalsak sonu gitmektir. Dostlar sefa ile gönderin bizi.
Ne kadar kalsak sonu gitmektir. Dostlar sefa ile gönderin bizi.
Fikret OTYAM’ın
uğurlama törenine katılan canlardan Hüseyin TURAN’da konuşmasında; "Benim için
çok garip bir his. Ne diyeceğimi bilmiyorum. Benim sanat hayatımda önemli bir
yeri vardır. Tanışıklığımızdan bu yana aramızda arkadaşlığımız, baba oğul
ilişkisi vardı. Benim manevi babamdı. O benim için bir şey söylemişti.
“Hüseyin’i dinlemek mutluluktur bu can için” demişti. Bende onunla aynı dönemde
bulunmaktan, aynı havayı solumuş olmaktan mutluluk duydum. Bende onu çok
sevdiği barak havalarıyla uğurlamak istiyorum. Başkada bir şey diyemiyorum.
Güle güle baba…" dedikten sonra, “Aman kalk gidelim yine boru sesi var. Şu
zalimlerinde bende nesi var.” ve “Kaftan kafa hükmederdi bir zaman.”
Türküleriyle, Fikret Baba’yı uğurladı.
Ardından, Hâkka Yürüme
Erkânı’na geçildi. Mehmet TURAN Dede; "Değerli canlar, onu Alevi erkânıyla
uğurlayacağız. Hepinizin gül cemallerine aşk olsun. Dil bizden olsun, nutuk
sultanı evliyadan, ululardan, velilerden, ışıtanlardan, aydınlatanlardan,
öğretenlerden ola. Hani diyor ya Yunus; “Geldi geçti ömrüm benim. Şol yol esip
geçmiş gibi. Hele bana şöyle gelir. Bir göz yumup açmış gibi.” Ne kadar 89-90
olsa da, zaman içerisinde kendine ayrılmış hayat sürecini yaşadı ve güzel
muhabbetler bırakarak, onun içerisinde renkler, onun içinde notalar, onun
içinde ezgiler ve sevgiler vardı. Bizlere bırakarak, onu bu mekandan
uğurlayacağız. Ve bize diyor ki;
Geldim gider oldum
illerinizden, Dostlar sefa ile gönderin bizi.
Doyamadım tatlı dillerinize. Dostlar sefa ile gönderin bizi.
Doyamadım tatlı dillerinize. Dostlar sefa ile gönderin bizi.
Himmet eylen şu dağları
aşalım. Pir aşkına kaynayalım coşalım.
Gelin birer birer helallaşalım. Dostlar sefa ile gönderin bizi.
Gelin birer birer helallaşalım. Dostlar sefa ile gönderin bizi.
Sevgili canlar, Fikret
OTYAM’ın hepimizin kulağında sesi ve sözü, hepimizin kursağında mutlaka bir
lokması vardı. Ve en önemlisi emek, onun bizlerle paylaştığı sanattı,
insanlıktı, sevgi ve muhabbetti. Hepimiz birlikte yedik içtik, konduk göçtük.
Sevgili Fikret OTYAM babamız bizlerle yedi içti, kondu göçtü. Bizlerinde ona
hakkı ve lokması olabilir. Burada eksikleri tamama, noksanları birliğe
tamamlama için bir aradayız. Onun için rızalık alacağız. Rızalıktan öte fakir
sorduğunda, Allah Eyvallah diyeceğiz. Şimdiden rızalık vermeyecek varsa dile
gelsin, bile gelsin bu meydanı kimse açmasın. Değerli canlar, Fikret canımız o
güzel canımız, atamız, yoldaşımız, büyüğümüz, ustamız bizlerden rızalık istiyor.
Hak cümle eksikliklerle, tamamlarla, noksanlarla, güzelliklerle, insanlarla
geçirdiği ömrün ve sizlerle paylaştığı muhabbetin, lokmanın, sohbetin,
kardeşlik ve dostluğun rızalığını gönül birliğiyle veriyor musunuz? Kendine
rızalık veriyor musunuz?" diyerek üç defa sordu. Canlar hep birlikte, "Allah
Eyvallah" diyerek rızalık verdiler. Mehmet TURAN Dede’de "Hâk’ta sizlerden hoşnut
ve razı olsun." Dedi.
"Dil bizden, nutuk
sultanı evliyadan. Bismişah… Allah Allah… Yedi kat yerde, yedi kat gökte,
arşta, kürşte, levhi kalemde, on sekiz bin alemde varlığını her nesneye
nakşeyleyen ve canilik üzerine değil, insana bahşeyleyen Hâk aşkına. Hâk cümle
canların dirliğini, birliğini daim eylesin. Onun düşünce ve felsefesinde
bulunan bir olalım, iri olalım, diri olalım düşüncesinde bütün canları aynı
kazanda harman eylesin. Onu aramızdan uğurluyoruz. Mekanı gök çadırlının
yanında daim olsun. Mekanı sevenlerinin gönlünde daim olsun. Onun bu uğurlama
merasimi, bu seramonisine katılan siz değerli canların attığı adım başına bin
bir sağlık, dirlik ve güzellik hanelerinize dolsun. Onu uğurluyoruz, onu
uğurluyoruz ama unutmak için değil, sadece ana kucağında uyutmak için
uğurluyoruz. Onunla her zaman muhabbet edeceğiz. Onunla her zaman sohbet
edeceğiz. Ona Hacıbektaş’ta güller yerine, türküler dökeceğiz, renkler
dökeceğiz. Onlarla toprağa vereceğiz. Hepinizin gül cemallerine aşk olsun. Hâk
cümle canların duvarından taş, gözünden yaş düşürmesin. Dil bizden, nutuk
sultanı evliyadan. Nuru nebi, keremi Ali, pirimiz Hünkâr Hacı Bektaş Veli’nin
demi, devranı, yolu, erkânı yürüye. Gerçeğe hü… Mümine Ya Ali. Aşk olsun.
Uğurlar olsun. Aşk olsun, cümle canlar birliğinde, dirliğinde, dostluğunda,
kardeşliğinde daim olsun. Dünyada savaşlar ve silahlar sussun. Barış bütün
dünyaya hakim olsun." Diyerek sözlerini noktaladı.
Fikret OTYAM,
Hacıbektaş’ta sırlanmadan önce Ankara’da yapılacak tören için alkışlarla
cemevinden uğurlandı. Ardından cemevinde, can lokması verildi.
Metin
ÖZDEMİR