Babama…
Canımı, yoldaşımı,
arkadaşımı kaybettim... Zamansız bırakıp gitti bizleri. Daha birlikte
yapacağımız çok şey vardı. Söylenecek sözümüz, yaşanacak anılarımız,
umutlarımız, hayallerimiz hep yarıda kaldı.
Hiç beklemediğimiz bir
anda bizi yokluğuyla baş başa bırakıp gitti. Yokluğunu, acısını, onsuzluğu her
anımızda yaşamak kaldı bize. Anılarıyla, sözleriyle, gülüşüyle, sıcaklığıyla
gözümüzün önünde, yanı başımızda, yüreğimizde duruyor. Hep duracak en saklı, en
güzel yerimizde…
Yaşam hiç beklemediği
anda nelerle karşılaştırıyor, hiç beklemediği anda neleri alıp götürüyor
insandan. Bizde koca çınarımızı, babamızı yitirdik daha ona doyamadan. Ve yeri
doldurulamayacak derin izler bırakıp gitti bizde.
Elbette herkes için zordur bir büyüğünü yitirmek. Bu acıyı bizden çok önce, daha erkenden yaşayanlarda var mutlaka. Ama her ateş kendi düştüğü yeri yakıyor. O kor insanın yüreğine düşüyor. Ocakta yanan ateş sanki insanın ciğerinde yanıyor. Âdeta hiç sönmeyecekmişçesine... Kollarımı omuz başlarından kesilmiş gibi hissediyorum yokluğunda.
Biz hepimiz birer eşimizi,
babamızı, dedemizi kısacası her şeyimizi kaybettik. O bizim için her şeydi. Çünkü atamız
bizi hiç incitmedi, hiç kırmadı. Belki bizim onu kırdığımız, incittiğimiz
olmuştur ama o bizi asla üzmedi. O hep bizim iyi olmamızı isterdi. Bizde
hep ‘iyi’ olmaya, ona layık olmaya çalışacağız.
Her gün dilimizde,
yüreğimizdesin babam. Keşke sesini duyabilsek, bir kez yüzünü görebilsek.
Arasak, telefonumuzu açsan keşke yine... Derdimizi anlatsak, halini hatırını
sorsak. "Ben varım, yanınızdayım" desen yine keşke. Başımızı biraz daha kaldırsak
yukarı. Sırtımızı biraz daha yaslasak dağlarına. Hepimiz seni çok özlüyoruz baba…
“Daha çok işimiz var.”
diyordun, ama bu erken gidişin hiç olmadı babam. Yerin asla dolmaz bunu hepimiz
biliyoruz. Ama senin de gözün arkada kalmasın. Biz varız, bizde ömrümüz yettiğince
birbirimize hep omuz vereceğiz. Hep söylediğin gibi; “Namerde değil, merde dahi
muhtaç olmayacağız.” Senden öğrendik biz acılara, zorluklara göğüs germesini.
Söylenecek, anlatılacak, yazılacak o kadar çok şey var ki neresinden başlasam, nasıl anlatsam, nasıl bitirsem bilmiyorum. Ama şunu çok iyi biliyorum. Biz seni hep güzelliklerle anıyoruz. Senin de güzellikler içinde olduğunu biliyoruz. Bizi bir yerlerden gördüğünü biliyoruz. Elinin hep omzumuzda olduğunu, sırtımıza dokunduğunu, saçımızı okşadığını biliyoruz. Sen hep rahat uyu babam…
Çağırdığın erenlerin himmetiyle…
“Kul
Himmet’im oldu tamam,
İşte geldi ahir zaman,
Yardımcımız Oniki İmam,
Ten toprağa aktı gitti.”
Nereden bilecektim ki, birlikte çekindiğimiz son fotoğraf olacağını...
Metin Süleyman Özdemir
30.12.2020