26 Ağustos 2014 Salı

YÜZÜM SÜRE SÜRE GELDİM DERGÂHA


Yüzüm Süre Süre Geldim Dergâha - Metin Özdemir

   Yola turap olmak, bir pirin-mürşidin eşiğinde hizmet etmeyle başlar. Alevilik'te hizmet Hakk'adır. Hakka hizmet de mürşit eşiğinde, pir dergahında yapılır. Pirinden destur alan, yola ikrar veren can dergahta "hizmet ehli" olur. Edebi, erkanı, irfan ve muhabbeti bu aşk meclisinde kaynağından öğrenir.

   Alevi-Bektaşi-Kızılbaş öğretisinde bir dergaha yani bir ocağa bağlılık esastır. Her can bağlı bulunduğu ocağın ışığında aydınlanır, aydınlatır. Kamil insan olma yolunda kendisini yetiştirir.

   Aleviliğin köklü ve kadim bir inanç olduğu Anadolu'da; "Seksen bin kayıp erenleri, doksan bin Horasan pirleri, yüz bin Urum erenleri" diye çoğalan, çoğaltılan erenlerin ve evliyaların var olduğu topraklarda dergahlarımız önemli bir yer tutar.

   Pir Hünkar Hacı Bektaş Veli'nin Sulucakarahöyük'e geldiği dönemde, Anadolu'da varlığını sürdüren dergahlar, ocaklarda vardır. Hacı Bektaş'ın Anadolu'yu mekan tutmasıyla birlikte, dergahlar daha derlenip toparlanmaya başlamış, Hünkar Hacı Bektaş Veli'nin etrafında birlik olmaya, "serçeşmeden" Hünkar'ın dergahından kanmaya başlamıştır. Dergahta sayısız dede-baba, rehber-talip canlar yetişmiştir. Sulucakarahöyük'ten yükselen bu ses zamanla canların olduğu bütün coğrafyada karşılık bulur. Hünkar'ın verdiği nefes, zamanla yayılır, çoğalır bütün ocaklarda, dergahlarda...

   Selçuklu ve Osmanlı döneminde Alevi-Bektaşi-Kızılbaş'lara yapılan zulümler, can kırımlarıyla başlar. Ölümlerle, sürgünlerle devam eden bu kıyımlar, inancımızın okulları olan dergahlarımıza, ocaklarımıza kadar uzanır. "Bir olan, iri olan canlar, hep diri olmuşlardır." Zulümlere boyun eğmemişlerdir. Dergahlara uzanan eller, asimilasyon politikalarıyla pirlere, mürşitlere zulüm ederek, inancından vazgeçirmeye, kendilerine biat etmeye zorlarlar.

   Alevilerin dergahlarına zorla cami yapılarak, camiyi Alevi inancının bir parçası haline sokmaya çalışmak Osmanlı'yla başlar ve günümüze kadar aynı siyaset, aynı oyunlarla süregelir. Hacı Bektaş Veli dergahına yapılan bu zulüm hala sürmektedir. Bunun yanında Eskişehir Seyitgazi'deki Seyyid Battal Gazi Külliyesi, Isparta Senirkent Uluğbey'deki Seyyid Veli Baba Sultan Dergahı gibi bir çok Alevi ulusunun türbesinin ve dergahının içine cami yaparak, camiyi bu inancın bir parçası gibi göstermeye ve Alevileri camiye götürerek asimile etmeye çalışma düşüncesi ne yenidir, nede sondur.

   Yakın dönemde Antalya Finike Yuvalı Köyü'nde bulunan Kafi Baba türbesine ses sistemi yerleştirerek burada ezan okutulmaya çalışılmıştır. Yine Çorum Osmancık'ta Koyun Baba türbesi müftülüğe verilerek, burada Kuran kursu açılmaya çalışılmıştır. Yakın zaman içinde Tokat Erbaa'da Keçeci Baba dergahının camiye dönüştürülmesi de yine aynı zihniyetin ürünüdür.

   Geçmişte Alevilere zulüm edenler, canlara kıyarak bu inancı yok etmeye çalıştılar. Sonra inancımıza el uzatmaya başladılar. Dün eli kanlı Yezitler eliyle yapılan bu zulüm, günümüzde Hınzır Paşalar tarafından bir yerlere yaranmak için çıkarları uğruna, türbelerimiz ve dergahlarımız peşkeş çekilmektedir. Yine bizi, bizim ateşimiz yakmaktadır.

   "Dergahına Sahip Çık" İnsiyatifi tarafından, Hacı Bektaş Veli dergahında yapılan cem, gerçekten bir dönüm noktasıdır. Buna benzer tepkiler çoğaltılarak yola hizmet eden bütün canlar tarafından desteklenmelidir.

   Hünkar Hacı Bektaş Veli Dergahı Postnişini Veliyettin Hürrem Ulusoy'un önderliğinde, "serçeşme" etrafında toplanmak için başlatılan "Dergahta Birlik" çalışmaları bu noktada önemli bir adımdır. Alevi-Bektaşi-Kızılbaş toplumunun her alanda birlikten başka bir çaresi yoktur. Bu birlik çağrısına el uzatmak, destek vermek yola hizmet etmek demektir.

   Alevilerin yoğun olarak yaşadığı yörelerde, yol-erkan sürdürülüyor olması, dede-talip ilişkisinin kopmamış olmasından kaynaklanıyor. Dede-talip ilişkisinin bozulduğu yörelerde inanç ve bağlılık azalmaya başlamıştır. Bir dergahın ve ocağın bulunmadığı köy ve beldelerde eğer cem yürütmeye gelen pir-mürşit-dede kalmamışsa asimilasyon dahada hızlanmıştır.

   Türbe ve dergah bulunan yörelerimizde Alevi inancının sürdürülebilir olması, daha canlı tutulması önemli bir noktadır. Günlük yaşantı içerisinde dergahla, türbeyle bağı olan canlar yolun ritüellerini olağan şekliyle sürdürmektedir. Bu bağlamda Aleviliğin yaşatılmasında dergahların önemi oldukça yüksektir. Türbelerimizi ve dergahlarımızı hem çıkarcı, menfaatçi Hınzır Paşaların elinden, hemde çağın Yezitlerinin elinden korumamız gerekir. Buda ancak bilinçli ve kendini yetiştirmiş yol erleriyle mümkündür.

   Canlar bulunduğu her yörede talip topluluğu olarak bilnçlenmeye ve gençliğini yetiştirmeye, eğer ocakzade, pir-mürşit kapısıysa kendini yetiştirmeye önem vermelidir.

   Bir dergahın bulunmadığı köylerimizde ve beldelerimizde eğer dede-talip ilişkisi de zayıfsa, orada bulunan bir Alevi ereninin türbesinin etrafında toplanmak gerekir. Dergahlarımız ve türbelerimiz Aleviliğin kilit noktasıdır. Dergah ve türbe bulunan yerleşim yerlerinde asimilasyon oranı oldukça düşüktür. Asimilasyona uğramadan, inancımızı sürdürebilmemiz için dergahlarımıza sahip çıkmalıyız.

   Pirin katarından didarından, Serçeşme'nin ışığından ayrılmayalım. Aşk ile...


Metin ÖZDEMİR







14 Ağustos 2014 Perşembe

SARI SELÇUK DEDE SELÇİK KÖYÜ'NDE ANILDI


Sarı Selçuk Dede Selçik Köyü'nde Anıldı - Metin Özdemir / Gazete Oniki

   Selçik Köyü Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği tarafından geleneksel hale getirilen Sarı Selçuk Dede Anma Etkinliği, 2 Ağustos 2014 Cumartesi günü, Afyonkarahisar'ın Sandıklı ilçesine bağlı Selçik Köyü'nde, sekizinci kez gerçekleştirildi.

   Saat 20:00'da başlayan etkinliğe Sandıklı Kaymakamı Faik ARICAN, Sandıklı Belediye Başkanı Mustafa ÇÖL, Hacı Bektaş Veli Anadolu Kültür Vakfı Genel Başkanı Ercan GEÇMEZ, siyasi partilerin ve demokratik kitle örgütlerinin temsilcileri katıldı. Antalya Radyo Akdeniz ve Sandıklı Gün Fm'in desteklediği etkinlikte; Üryan EROĞLU, Gülseren AKAR, Ali GEZER ve Mehmet TURAN Dede deyişlerimizi ve türkülerimizi seslendirdiler.

   Metin ÖZDEMİR ve Yusuf COŞKUN'un programın sunumunu yaptığı etkinlikte, şiirler ve semahlarımız da yer aldı. Selçik Köyü'nden gençlerin ve çocukların yer aldığı "kırk canımız" hep birlikte semaha durdular. Gençlerin inançlarına ve kültürlerine sımsıkı sarıldığı köyümüzde, Selçik Köyü Semah Ekibi 'nde yer alan on iki canımızda yine Hak için semah döndüler.

   Selçik Köyü Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği Genel Sekreteri Yusuf COŞKUN'un açılış konuşmasını yapmasının ardından, Selçik Köyü Muhtarı Veli İNCEKARA'da katılımcılara seslendi. Sandıklı Kaymakamı Faik ARICAN ve Sandıklı Belediye Başkanı Mustafa ÇÖL'de etkinlikte söz aldı.

   Sandıklı Kaymakamı Faik ARICAN yaptığı konuşmasında; “Anadolumuzu Anadolu yapanda, biz yapanda Anadolu erenleridir. Mevlana nasıl önemli ise, bizler için Yunus Emre nasıl önemliyse, Sarı Selçuk Dede'de aynı önemdedir. Ne mutlu ki ilçemizde bu değerlerimiz çok fazla var" dedi.

   Mehmet TURAN Dede tarafından gülbenk okunmasının ardından, Sarı Selçuk Dede'yi anmak için gelen canlara lokma ikram edildi. Dernek yetkililerince Sarı Selçuk Dede Türbesi ve Cemevi'nin yanına yapılacak olan kültür evi için destek istendi. Çok sayıda misafirin katıldığı etkinlik gecenin geç saatlerine kadar sürdü. Dernek Yönetimi ve tertip komitesi üyeleri; "Birlik ve beraberliği sağlamak için düzenlediğimiz Sarı Selçuk Dede'yi anma etkinliklerimize katılan ve katkı sunanlara teşekkür ediyoruz" diye konuştular.


Metin ÖZDEMİR








1 Ağustos 2014 Cuma

SARI DEDE TÜRBESİ GÜZELLEŞİYOR


Sarı Dede Türbesi Güzelleşiyor - Metin Özdemir / Oniki Gazetesi
  
   Sarı Dede Sultan, Afyonkarahisar'ın Sandıklı İlçesine bağlı Selçik Köyü'nde yaşamış olan Anadolu erenlerindendir. Sarı Selçuk Dede adıyla da anılan Sarı Dede Sultan'ın türbesi Selçik Köyü'nde yer almaktadır. Sarı Dede Sultan Türbesi ilk olarak taş duvarlarla örülü bir avlu içerisindedir. Yatırının bulunduğu yer ise 1952 yılında yapılmıştır. 1972 yılında köylülerin bir araya gelmesiyle, yaptırılmış ve bugünkü haline getirilmiştir.

   Dinar'da 1995 yılında meydana gelen depremde hasar gören türbenin onarımı için, Kültür Bakanlığı'ndan yardım talebinde bulunulmuş. Her defasında, türbenin herhangi bir tarihi değerinin bulunmadığı, sadece inanç turizmi açısından ziyaret edildiği belirtilerek, talepleri geri çevrilmiştir.

   Türbede 2002 yılında bir tadilat çalışması yapılarak, eksiklikleri giderilmeye çalışılmıştır. Son olarak köy muhtarlığının katkılarıyla yeniden tamirata başlanmış, gerekli çalışmalar tamamlanmıştır. Selçik Köyü Muhtarı Veli İncekara; "Türbemiz köyümüz açısından önemlidir. Köyümüze gelen canlar ilk olarak türbemizi ziyarete ettikleri için, bizde çalışmalarımıza türbemizden başladık." diye konuştu. Ayrıca türbenin yanında bulunan cemevinde de tadilat çalışmaları sürdürülmektedir.

   2 Ağustos'ta Selçik Köyü'nde düzenlenecek olan, Sarı Dede Anma Etkinlikleri'nden önce, türbenin ve cemevinin eksiklikleri giderilerek, etkinlik öncesi hazırlıklar tamamlanmaya çalışılıyor. Selçik'liler 2 Ağustos'ta tüm canları Sarı Dede Sultan'ı anmak için, köylerine bekliyorlar.

   Sarı Dede Sultan'ın himmeti üzerinize olsun...


Sarı Dede Türbesi Güzelleşiyor - Metin Özdemir / Oniki Gazetesi

Metin ÖZDEMİR