Ne ayet dinler ne kadı,
Bunu çalan anlar kendi,
Şeytan bunun neresinde?
Geredeli Âşık Dertli böyle başlamış sözlerine binsekizyüzlü yıllarda. Kendinden önceki ve
kendi çağındaki birçok ozan gibi oda ham softalarla mücadele etmiş sazıyla, sözüyle…
Tabi ki çağlar boyunca bitip tükenmemiş ham softaların sazımıza, sözümüze dil uzatması ve
günümüze kadar sürüp gelmiş. Geçen zaman içerisinde, bir gazetenin köşesinde; bazı müzik aletlerini evlerde
bulundurmanın, çalmanın, alıp satmanın günah olduğuna dair yazılar yayınlandı. Öncesinde de yine
müziğe dair fikirlerini beyan ederken bazı müzik aletlerini çalmanın ve dinlemenin “haram” olduğunu
yazdılar.
Bu insanlar hiç Karacaoğlan gibi sevdalanıp, Veysel gibi toprağa âşık olmuşlar mıdır?
Seksenli yıllardan sonra özellikle Muhabbet serisi ile farklı bir boyuta ulaşan Alevi müziğimiz
Arif Sağ, Musa Eroğlu, Muhlis Akarsu, Yavuz Top ve daha nice sanatçılarımızın büyük katkılarıyla
bugünlere ulaşmıştır.
Deyişlerini, nefeslerini okuduğumuz ulu ozanlarımız bu uğurda bedel ödeyerek idam
sehpalarında canlarını vermişler. Fetvalara boyun eğmemiş sazını elinden, sözünü dilinden
bırakmamışlar. Ucunda ölüm olduğunu bile bile “Şah” demiş geri dönmemişler. Yakın tarihte ise
onların türkülerini söyleyenler, adlarını ananlar kovuşturmalara maruz kalmış, hapis yatmak zorunda
kalmışlardır.
Acaba bunca çileyi çeken insanların elinden düşürmediği çalgılar hakkında yazıp çizen, böyle
düşünen kişiler hiç Muhabbet’ten bir deyiş dinlemişler midir? Bu dünyada bir Âşık Mahzuni Şerif
türküsü dinleyen insanın hiç bunları söylemeye mecali kalır mı?
Bizlere ne mutlu günümüzde Dertli Divani gibi değerlerimiz Mektebi İrfan Muhabbetleriyle
âşıklık, ozanlık geleneğini sürdürmeye çalışıyorlar. Ne mutlu ki Erdal Erzincan gibi değerli
sanatçılarımız Gezici Bağlama Atölyesi ile çocuklara, gençlere müziği ve bağlamayı sevdirmeye, bu
kültürü onlara aktarmaya çalışıyorlar. Anadolu’nun birçok yerinde yeter ki bizim çocuklarımız
bağlama çalmayı öğrensin, türkülerimizi söylesin diye emek veren nice gizli kahramanımız var.
Bizim türkülerimizin içinde umut olur, sevda olur. Çünkü her türküyü çalmaz bizim telimiz.
Zalime boyun eğmeyenlerin elindedir sazımız. Ne derse desinler. Bizim türkülerimiz susmayacak.
Bağlamamız ellerden hiç düşmeyecektir.
Ham softalara en güzel cevabı ozanların kelamı verir. Yine Dertli’nin aynı şiirinden bir
dörtlükle bitirelim sözümüzü…
İçinde mi, dışında mı,
Burgusunun başında mı,
Göğsünün nakışında mı,
Şeytan bunun neresinde?
Metin ÖZDEMİR
Kaleme Alındığı Tarih: 12 Aralık 2019
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder