3 Mart 2013 Pazar

KAYBOLAN ALEVİ YERLEŞİMLERİ - SARICIK

Kaybolan Alevi Yerleşimleri / Sarıcık Köyü
   
   Sandıklı yöresi, Alevilik inancının geçmişten bugüne yoğun olarak yaşatıldığı ve dergahların çok fazla sayıda olduğu yerler arasındadır. Yalnız günümüzde bu dergahlardan pek azı işlevini yerine getirmektedir. Geçmişte çok daha fazla yerleşim alanında Alevilik sürdürülürken, şimdi bu sayı "üç can, bir cem" olacak kadar azalmıştır. Sayıları azda olsa, bu kültürü sürdüren, inancı sıcak tutan insanları, içinde barındıran köyler, yerleşim yerleri olmakla beraber eskiden yerleşim alanı olan yalnız günümüzde kaybolmuş, taş üstünde taş kalmamış köyler, yerleşim yerleri de vardır.

   Afyonkarahisar'ın Sandıklı ilçesi sınırları içerisinde yer alan, özellikle Selçik Köyü'nün yerleşim alanına daha yakın olan Sarıcık ve Mastanini adlarıyla bilinen eski köylerde günümüzde yerleşim yoktur. Selçik Köyü civarındaki eski köylerden Sarıcık; Karadeli mevkisinde, Mastanini; Soğancı mevkisinde bugünkü bilinen mevki adlarıyla bilinmektedir. Sarıcık ve Mastanini bugün Selçik Köyü ve civarında birer mevki isimleri olarak bilinse de geçmişte buralarda ayrı ayrı köyler, o toprakların üzerinde yaşayan insanlar vardı. Her birinin farklı yaşamları, birlikte oluşturdukları değerleri, kültürleri ve yaşattıkları inançları vardı.

   Sarıcık Köyü; Saracık, Sarıcaköy, adlarıyla geçmişte Sandıklı köyleri arasında yer alan fakat günümüzde yerleşim yeri olmayan dağılmış, kaybolmuş bir köyümüzdür. Günümüzde Sarıcık, Selçik ve Bekteş köyleri arasında yer alan Karadeli mevkisinde bulunmaktadır. Sarıcıkta bulunan bir çok mağara ve buranın geçmişte yerleşim alanı olduğunu gösteren temel ve yapı izleri görülmektedir.

   Sarıcık'ta, Gelincik Ana ve Babadağlar diye bilinen erenlerin yatırlarının bulunduğu mekanlarda vardır. Bu yatırlar halen günümüzde inanç açısından varlıklarını sürdürmektedirler. Anadolu Alevi inancında yer alan çerağ yakma gibi önemli simgeler, belirli günlerde bu yatırlarda uygulanmaktadır.

   Sarıcık Köyü'nün dağılmasıyla birlikte burada yaşayanların bir bölümü Selçik Köyü'ne göç ederek yerleşmişlerdir. Bu sülalelerden bazıları; Gocahasanlar, Mollalar, Uzunalılar'dır. Sarıcıklıların diğer bir bölümü de Bekteş Köyü'nün alt tarafına yerleşmişlerdir.

   Alevi inançlı olan Sarıcıklılar, göç ettikleri yerlerde, Selçik Köyü'nde yaşayan insanlarında Alevi olmaları sebebiyle inançlarını sürdürebilmişlerdir. Diğer yerleşimlere göç edenler ise yaşamlarında kültürlerinden izler barındırsalar da zamanla farklı inançlara bürünmüşlerdir.

   Sarıcık,  geçmişte ortalama olarak 30-40 haneli bir Alevi köyüdür. Sarıcıklılar sürekli Selçiklilerle irtibat halinde olmuşlardır. Sarıcıklıların da yine aynı Selçikliler gibi mürşitleri-dedeleri Isparta'dan yani Uluğbey'den Veli Baba Sultan ocağındandır. Cem yürüten dedeler aynı dergahtandır. Her iki köyün canları birbirlerinin cemlerine katılarak, birlikte ibadet ederlermiş.

Kaybolan Alevi Yerleşimleri / Sarıcık Köyü
Kaybolan Alevi Yerleşimleri / Sarıcık Köyü

   "Söylencelerle tarih yazılmaz. Fakat tarih içerisinde söylencelere yer verilir." düşüncesiyle bizde Sarıcık Köyü'nün dağılması hakkındaki anlatılan söylencelere yer vereceğiz.

   Yaklaşık 150 yıl öncesinde Sandıklı civarındaki Sarıcık Köyü'nde "Koca Kofalak" namıyla anılan bir efe -eşkiya- varmış. Sarıcık'ta yine cemler yapılmış, demler sürülmüş ve köye o yıl taliplerini görgüden geçirmek, cemler yürütmek için gelmiş olan dedenin köyden ayrılma vakti gelmiş. Sarıcık'tan Denizli-Çal bölgesine, oradan da Senirkent-Uluğbey'e dönecek olan dedeye eşlik etmek için dedenin yanına Koca Kofalak katılmış.

   Köyden uzaklaştıktan sonra niyetini açığa vuran Koca Kofalak, dedeye kötülük etmek ister. Dedenin varı yoğu ne varsa alarak, canına kıymak niyetindedir. Koca Kofalak, artık ikrarından dönmüş, yola kör bakmaktadır. Yoldayken yola, mürşit yanındayken mürşide inkar gelen Koca Kofalak, önünde merkebin üstünde giden dedeye tüfeğini doğrultarak, dedeyi öldürmek ister. Tüfeği doğrulttuğunda mürşit, Koca Kofalak'ın gözünün önünde bir kuş olup havalanır, uçar gider. Buna hayli şaşıran Koca Kofalak tüfeğini indirir. Bakar ki dede yine yolda gitmektedir. Yine tüfeğini dedeye yönelttiğinde, aynı olay yine tekrerlanır. Koca Kofalak bu yaşadığı hayal mi, gerçek mi ayırt edemediği duruma dahada şaşırmıştır.

   Mürşidinin arkasında canını alamaya çalışan talibinin durumu dedeye malum olur. Dede, Koca Kofalak'a şöyle seslenir. "Gel evlat, senin ateşin bizi yakmaz." diyerek yanına çağırır. Dedenin bu olgunluğu karşısında Koca Kofalak daha da küçülür.

   Dedeyle, Koca Kofalak varacakları yere kadar birlikte giderler. Dede orada Koca Kofalak'ın üstüne yeni kıyafetler giydirerek geri gönderir ve şöyle der. "Köyüne var, ilk gün gez, ikincisi gün hasta ol, üçüncü gün mürd ol (öl) ben varana kadarda o köyde taş üstünde taş kalmasın."

   Ertesi sene yine dede talipleri görgüden geçirmek için bölgeye geldiğinde, köyün yerinde yeller esmektedir. Herkes yerini yurdunu bırakmış gitmiş, taş üstünde taş kalmamıştır.

   Bu söylencede de anlatıldığı gibi, geçmişte yolu inkar edenler olmuştur. Bugünde yola sahip çıkmayanlar, dedeye-mürşide kör bakanlar vardır. Alevi toplumunun günümüzde kendi özünü dara çekerek, geçmişte yaşananlardan pay çıkarması gerekmektedir. Çünkü kişilerin hatası, yolun hatası değildir. Yola sahip çıkmak, yolu doğru sürerek olur. Bu inancı da yalnız bir pire bağlanarak, bir mürşit eşiğinde el etek tutarak, Hak Muhammed Ali aşkına hizmet ederek sürdürebiliriz.


Kaybolan Alevi Yerleşimleri / Sarıcık KöyüKaybolan Alevi Yerleşimleri / Sarıcık Köyü

Metin ÖZDEMİR






3 yorum:

  1. "Bu söylencede de anlatıldığı gibi, geçmişte yolu inkar edenler olmuştur. Bugünde yola sahip çıkmayanlar, dedeye-mürşide kör bakanlar vardır. Alevi toplumunun günümüzde kendi özünü dara çekerek, geçmişte yaşananlardan pay çıkarması gerekmektedir. Çünkü kişilerin hatası, yolun hatası değildir. Yola sahip çıkmak, yolu doğru sürerek olur. Bu inancı da yalnız bir pire bağlanarak, bir mürşit eşiğinde el etek tutarak, Hak Muhammed Ali aşkına hizmet ederek sürdürebiliriz."

    Güzel bir sonuçla bağlanmış.
    Teşekkürler...

    YanıtlaSil
  2. Ben teşekkür ederim Can Dost ilginiz için...

    YanıtlaSil
  3. Bu yazımız Serçeşme Dergisi'nin Ağustos 2014 tarihli, 12. sayısında yayınlanmıştır.

    YanıtlaSil