18 Nisan 2013 Perşembe

YOLA BİRLİKTE GİDİLİR

BİR ANADOLU GEZGİNİ - ALİ AKSÜT


Ali Aksüt


     Malatya'nın Hekimhan İlçesi, Hasançelebi Beldesi'nde 1948 yılında doğdu. Öğrenimini Malatya'da tamamladıktan sonra, kamu kuruluşlarında çalıştı. 1967 yılından bu yana, çeşitli gazete ve dergilerde yazıları yayınlandı. Radyo ve televizyonlarda halk kültürü ağırlıklı programlar yaptı. Ayrıca çok sayıda sivil toplum örgütünün kuruluşunda yer aldı. Dernek ve vakıfların üyelikten başkanlığa kadar değişik görevlerinde bulundu.

   Yazabilmek için Anadoluyu baştan başa dolaştı. Kitaplaşmayı bekleyen çok sayıda araştırması bulunan Ali Aksüt, yurt içi ve yurt dışında çeşitli söyleşi, konferans, seminer, panel ve sempozyumun konuğu oldu. "Gözümde Kaldı" adlı şiir kitabı, "Önce Türkmen Sonra Tahtacı", "Sarı Kız Fatma Ana", "Fethiye" isimli araştırma kitapları yayımlandı.

   "Sırt çantamı omuzlayıp, bir dağın ardındaki dostlarıma ulaştığım zaman mutluyum." diyen Aksüt, emekli olarak Antalya'da yaşamını sürdürmekte yazmaya ve araştırmaya devam etmektedir.



Ali Aksüt


   Değerli Araştırmacı ve Yazar Ali Aksüt'ün özgeçmişi hakkında kısa bir bilgi verdikten sonra 7 Ekim 2012 tarihinde Ankara'da gerçekleştirilen Büyük Alevi Mitingi öncesinde yaptığımız söyleşiye yer vererek, Ali Aksüt'ün Alevilik hakkındaki görüşlerinin önemine yer vereceğiz.

   Zamanla bir yol olmuş, yani bir çizgi olmuş, insanları etrafında toplamış bir felsefenin, Eflatun düşüncesinin, İskenderiye okullarından geçtikten sonra Hallacı Mansur ile Seyyid Nesimi'ler ile Babekler ile buluşmasının  ardından bugüne taşınmış bir inanç var. bu inanç kendine Aliyi sembol etmiş ve bugüne gelmiş. Bu öğreti çok önemli, kadim batıni öğretidir. Adı Batıniliktir. Ortada peygamberlerin düşüncesi yok iken, Adem'den bugüne terbiyeli olmak isteyen insanın inancıdır.

   Bu yola gitmek kolay değil. Bu yola herkeste gitmiyor zaten. Eğer bu yola gittiğini söyleyen, bu yolda olduğunu söyleyen, burda hizmet ettiğini söyleyen insanlar gerçekten söyledikleri gibi olsalardı, 1920'li yıllarda bundan 90 yıl evvel 4 buçuk milyon nüfusumuz vardı. Bugünse 15 milyon civarında şüpheli nüfusumuz var. Ortalama nüfus artışına göre asimilasyon olmasaydı 30 milyonu aşmamız lazımdı. Oysa bunun yarısı kadar yoksak, birileri sizi eritebilir, birileri sizi yok sayabilir, birileri sizi görmezden gelebilir. Asimile etmek için herşeyi yapabilir. Ama öyle olmamak için bu yolun yolcusu olmak gerekir.

   Alevilik bir tek düstura dayanır. Nefsin geride bırakılması ilkesine. Nefsini geride bırakmayan hiçbir insan bu yolda bir adım atamaz, bir adımda attıramaz.

   Dünyada bir yıl içerisinde küçük lehçelerde dahil yüzlerce dil yok olup gidiyor. Bir o kadarda inanç yok olup gidiyor. Bizimde yok olup gitmememiz için hiç bir mantıklı nesnel sebep yok. Bu yol iyi veya kötü yürüdüğü için eksiğiyle noksanıyla, dedelerimiz bir kalıbı, bir öğretiyi bize sazlarıyla, curalarıyla, cemlerin içerisindeki paylaşılan sofralarıyla, bize ilk adabı, evlerin dışındaki ilk terbiyeyi, ilk toplumsallaşmayı, paylaşmayı, ilk sosyal akrabalığı, kardeş edinerek musahiplik-aşinalık-peşinalık-çiğildaşlık kurumları ile bu yol bize öğretti. Biz ki bu yolu ne zaman terkettik, kötü olduk. Çünkü yol kalmaz, yoldan çıkan kalır.

   Yüz bin hoca, yüz bin din dersi öğretmeni, altı milyon imam-hatip mezunu ile Cumhuriyet döneminde bir imam-hatip ordusu yetiştirilmiştir. Bizler çocuklarımıza sahip çıkmalıyız. Ruh sağlığı bozuk bir nesil yetiştirilmeye çalışılmaktadır. Osmanlı'nın yapamadığı, Cumhuriyet döneminde yapılmak istenmektedir. Bu yüzden herkes kendi vicdanına sormalı, vicdanına hesap vermelidir.

   Anadolu insanı ve toplumu hiçbir coğrafyada yok. Biz çocuklarımıza, evlatlarımıza bir kültürü miras bırakmazsak sonumuz acı olacaktır. Anadolu'da Cumhuriyet kurulmadan önce 6679 dergahımız vardı. Bu dergahların etrafında da köylerimiz vardı. Cumhuriyet kurulduktan sonra dergahların, tekke ve zaviyelerin kapatılmasıyla, zamanla her üçyüz metreye bir cami yaptırıldı. Hacı Bektaş Dergahının halıları ve kitapları bile Kırşehir'de satılmıştır.

   Her toplumun başına böyle zorluklar, ağır şeyler gelebilir. Osmanlı az etmedi, öldürdü. Alevileri öldürmek onlar için çözümdü. Her şeye rağmen iri olabiliriz, diri olabiliriz. Elimizde sadece biz kaldık...

   Ali, Hazreti Muhammed'in dilinde ilmin şehri, ariflerin bilgelerin yanında sözün ustası, kelamın ustası Ali. Kılıcın değil, kelamın ustası Ali. Kılıcın ustası olarak Zülfikar sembolüyle gösterilen Ali'den önce sözün ustası, kelamın sahibi Ali var. Biz o Ali'nin izinden gidiyoruz. Ama ne yazık ki Ali'ye muhalefet eden Ebu Süfyan'ın torunlarının, Ümeyyeoğulları'nın evlatlarının iktidarı bugünlere kadar geldi.

   Yola birlikte gidilir... Ama yola birlikte gidilecek bilinç lazım.
   Yola birlikte gidilir... Yola, yola gitmesini bilen insanlar ancak birlikte gidebilir.
   Yola birlikte gidilir... Yola birlikte gidilecek bilinçte insanlar gerekli.


Sözümüz anlayanadır....



Ali Aksüt


Ali Aksüt Cana Sevgi ve Muhabbetlerimle...
6 Ekim 2012



Metin ÖZDEMİR





1 yorum: